31 Ekim 2009 Cumartesi

Naugrim'e Dair

Ülke hikayesi: Atalarımdan kalan tek şey, devasa bir mermer sütun üzerindeki eski dilde yazılar. Bu dili bilen sadece birkaç kişi kaldı günümüzde, onlar sayesinde bu metinlerde ne yazdığını biliyor halkımız.

"...Büyük felaket, güneşin karardığı gün..." Sütunun dört yanında, dört yüz yıllık geçmiş saklıdır. İlk kabartmalar, atalarımın başkentten ayrılıp geldiği yön olan kuzeyi gösterir.

Çok fazla bir şey anlatılmaz bu yüzeyde, gelip geçen hükümdarlar ve ufak çatışmalar vardır sadece. İkinci yüz yıl ise doğuya bakar, aynı güneş gibi şehrimizin yükselişini anlatır buradaki kabartmalar. Şanlı kahramanlıklar, özgürlüğümüzü kazanışımız ve kazanılan zaferler vardır burada da. Üçüncüsü ise güneye bakar. Medeniyetimizin ülke haline gelip yeni kolonilerini gönderdiği yön olan güneye.

Dördüncüsü ise, lanetli batıya bakar. Lanetlidir, çünkü oradan gelen şey, bu gün bu dağın içine kısılıp kalmamızın, başkentimizin ve kolonilerimizin yerle bir edilmesinin nedenidir. Şu anda yaşayanlardan hiçbiri onu görmedi. Onunla savaşanların hiçbiri ise bu günleri göremedi... "...Ne oklar, ne de mızraklar başedebildi onunla..." ---------- "Bu sütun yaklaşık 500 yıllıktır, bu da demek oluyor ki, en azından 100 senedir bu dağın içinde kısılıp kaldık.

Dışarıda ne olduğunu bilmiyoruz, dışarıya çıkıp çıkamayacağımızı da bilmiyoruz. Herkesin kalbinde bir umut var; ancak buradan çıkabilmek için bir lider gerekli bize." Halkın böyle düşünmesi beni pek de şaşırtmamıştı. Bunca süredir burada kısılıp kalmıştık, yiyecek stoklarımız her geçen gün azalıyordu ve bir deprem sonucu çoğu kapanan hava deliklerinden dolayı nefes almak gitgide zorlaşıyordu. Son kralın büyük dedem olduğu düşünülünce, bu lider de bendim tabii ki.

Büyük gün gelmeden önce, ordu hazırlandı. O şeyin ya da başka kötücül şeylerin dışarıda olup olmadığından emin değildik çünkü. İçeri giriş yolunu açıp savunmasızca beklemek intihar olurdu. Ancak kapılar açıldığında, dışarıda hiçbir şey olmadığını anladık. Ne atalarımızı yok eden canavar, ne de başka bir halk. Sanki doğa kendini tamir etmişcesine, eski başkentimizden de hiçbir iz yoktu. Yüz kadar insan dışarıya çıktıktan sonra, aniden, bir depremle dağ çöktü.

Dışarı çıkan yüz kadar insan ve ben hariç herkes dağın enkazı altında yok olup gitti. Buna ister şans deyin, isterseniz de kader. Ancak tek bildiğim şey şu, yaşamak için her ne gerekiyorsa yapacağız. "Her şeyi yeniden yapmamız gerekecek..."

Ülke Karakteristiği: Temkinli/Çıkarcı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder