31 Ekim 2009 Cumartesi

Etkileşim

Thor Thunderbridge, dostu ve Orocarni valisi Thrar Kharadelm'in yanına giderken endişeliydi. Beş-altı saat önce, belirsiz bir nedenden dolayı içine korku ve şüphe doğmuş, halkından bazı kişiler de bunu hissetmişti. Şehrin yönetim binasına yolladıkları sözcü ile bunu Thor'a bildirmişlerdi ve şimdi de Thor ile o sözcü Orocarni'ye varmak üzerelerdi.
"Varmak üzereyiz, bana anlatmak istediğin -ya da anlatmayı unuttuğun- başka bir şey var mı Murry?" Sözcünün adı Murry idi, Thor'un söyledikleri üzerine gözlerini kısıp, bir şeyleri hatırlamaya çalışırcasına düşündü. Aklına başka bir şey gelmemiş olacak ki kafasını iki yana salladı, "Yok efendim, daha önce de söylediğim gibi. Sadece bazılarımız bir kötülük hissettik, sanki kötücül bir varlık ortaya çıkmış gibiydi. Daha sonra da beni sözcü seçtiler -laf aramızda iyi bir konuşmacıyımdır- ve sonra, burada, yollardayız."
Thor kafasını salladı ve dalgın dalgın yere bakarken adamın söylediklerini tekrar düşünmeye başladı, söyledikleri kendi hisleriyle birebir uyuyordu. Acaba bu şey sadece şehrinde mi hissedilmişti yoksa her yerde böyle bir olay olmuş muydu? Ve neden sadece halkının belli bir bölümü hissetmişti bu etkiyi? Bu insanları diğerlerinden ayıran bir şey mi vardı yoksa tamamen bir rastlantı mıydı bu? Bütün bu düşünceler kafasında dolanırken birçok sefer aklına soyunu neredeyse sona erdiren şey geldi. Acaba bu kötülük onun yeniden doğmasının işareti miydi? Bunun olmamasını umarak aklından bu düşünceyi uzaklaştırdı. Düşündükçe bu sonuca ulaşıyordu; fakat yine de içinde başka bir his vardı. Bu şey, farklı bir şeydi. Bu o değildi.

Bu, o olmamalıydı...

**********

Yolculukları sona erdiğinde hava kararmıştı. Orocarni'deki meşaleler yeni yeni yanıyordu. En yakınlarındaki şehir devriyeleri tarafından farkedilmeleri pek de uzun sürmedi.

"Kim var orada? Kendinizi gösterin!" dedi adamlardan biri ve silahını tehditkar bir biçimde önünde tuttu. Yanına diğer iki asker de gelmişti ve onlar da bir tehlikeye karşı tetiktelerdi. Durumu gören başka biri ise çoktan şehirdeki ana karargaha doğru koşmaya başlamıştı.

Tüm bunları gören Thor sırıttı ve konuşan askere doğru; "Ben Thor Thunderbridge, Nan-i Naugrim'in yöneticisi, Naugrim medeniyetinin varisi ve sizin yöneticiniz Thrar'ın da dostu ve efendisi. Yanımdaki de halkımın bir elçisi, Laufthand oğlu Murry."

Thor'un konuşmasındaki tonlamalar ve hareketlerindeki asalet askerler tarafından farkedilmişti; ancak devriye nöbetçisi her ihtimale karşı baş muhafızın gelip bu bilgiyi teyit etmesini bekleyecekti. Ancak biraz düşününce bu ikilemi farketti, eğer bu adam gerçekten de söylediği kişiyse büyük ihtimalle başı derde girecekti. Yok eğer bir düşmansa, onu şehre almakla da büyük bir ahmaklık etmiş olacaktı. Üstüne üslük altı saat kadar önce şehrin çoğunu bir huzursuzluk kaplamıştı ve vali Thrar devriyelerin sıkılaştırılmasını emretmişti. Şehri bir tehlikeye sokarsa olacakları tahmin bile etmek istemedi. Yine de karşısındakilerin önemli kimseler olduğunu ve şehri tehdit etmeyeceklerini sezmişti içten içe. Tüm bunları düşünüp taşındı, durumu iyice tarttı ve huzursuzlanmaya başlayan iki yabancıya şunları söyledi;

"İçimden bir his, yalan söylemediğinizi söylüyor. Eğer beş-altı saat önceki olay olmasa sizi seve seve şehre alırdım. Ancak vali Thrar devriyelerin sıkılaştırılmasını ve kimliği teyit edilmeden kimsenin içeri alınmamasını emretti. Bu kadar açık bir emre itaat etmemezlik edemem, bu nedenle baş muhafız gelip de izin vermeden sizi içeri alamam."

Thor da adamın içine düştüğü durumu farketmişti, kendisi de aynı durumda aynı kararı verirdi. Ayrıca daha şehre girmeden önce, bu huzursuzluk dalgasının sadece Nan-i Naugrim'de değil burada da hissedildiğini öğrenmiş oldu. Thrar'la konuşmadan önce düşünecek biraz daha zaman bulmuştu. Tam adama cevap verecekti ki, Thor'un sessiz durmasından ötürü ne diyeceğine karar veremediğini düşünen Murry atıldı;

"Ne hakla efendimize karşı gelebilirsin? Yalancılara mı benziyoruz, yoksa azılı katillere mi?" Öfke ve kırgınlık nedeniyle eli kılıcına doğru davranmıştı; ancak Thor öne atılıp onu durdurdu.

"Murry sakin ol, onun da kendine göre sebepleri var, eğer senin nöbetinde iki yabancı çıkıp gelseydi ne yapardın?"

"Ama, ama efendim... Biz, yani onlar, yani bütün bu şehirler; hepsi... Hepsi sizin yahu!"

"Sakin ol dedim, buraya seni kendi yoldaşlarınla dalaşasın diye getirmedim. Eğer itiraz edersen şehre dönmek zorunda kalırsın, bunu bil." dedi Thor kızgınlıkla. Elbette söylediği her şey doğruydu; ancak bir sorun çıkarmadan Thrar ile görüşmek istiyordu.

"Özür dilerim efendim, madem öyle diyorsunuz. Daha sakin olacağım, söz!" Murry bunları söyledi ama yine de elini -her ihtimale karşı- kılıcına yakın bir yerde tutuyordu. Efendisini tanımazlarsa eğer, hazırlıklı olmalıydı.
Birkaç dakika sonra baş muhafız göründü. Diğer askerlere göre daha deneyimli ve daha yaşlı görünüyordu. Bizzat Thor ile Thrar'ın seçtiği askerlerin içindeydi zaten. Karanlığın en yoğun olduğu -ve aydınlatmanın sadece iki zayıf meşale ışığı altında yapıldığı- bu yerde dahi, Thor Thunderbridge'in kim olduğunu hemen anlamıştı.

"Hey sen, Leonavel'di adın değil mi? Neden geçmelerine izin vermedin? Belli ki önemli bir mesele var. Yoksa Thor Thunderbridge buraya neden gelsin?"

Bunları duyan adam -Leonavel- başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi öylece kalakaldı. Karşısındakilerin -şüphelendiği gibi- söyledikleri kişiler olduğunu anlamıştı ve alacağı cezadan dolayı titremeye başladı. Ancak yanından geçen Thor sadece omuzunu sıvazlayıp; "Sen iyi bir adamsın, her koşulda verilen emirlere uyduğunu görüyorum. Thrar ile olan görüşmem sonuçlandığında beni görmeye gel, ve sakın geç kalma!" deyince şaşkınlığından olduğu yerde kalakalmış; "Ama... Pe, peki efendim!" diyebilmişti sadece.

**********

Thor ve Murry Orocarni'nin yönetim binasına doğru ilerliyordu. Çevrelerindeki insanların kümeler halinde toplandığını ve huzursuz huzursuz bir şeylerden bahsettiklerini gördü Thor. Bu olaylar büyük karışıklıklara yol açmıştı; ancak yakın zamanda bir çözüm getirebileceğine inanıyordu.
Binaya girip Thrar'ın odasına doğru ilerlerken aniden Murry "Efendim, size bir şey sorabilir miyim?" diye atıldı. Thor kafasını evet anlamında aşağı-yukarı salladı ve yavaşladı.
"Efendim, beni buraya neden getirdiniz? Sizin için ne gibi bir önemim olabilir ki? Ben sadece sıradan bir insanım, soylu falan da değilim yani..."
Thor bıyık atından gülümsedi ve yanıtladı; "İşte bu nedenle seni yanımda getirdim, Laufthand oğlu Murry! İnsanların arasında, kibrin keskin pençelerine düşmemiş pek az kişi vardır. Ve bunlardan daha da azı, hallerinden memnundur ve şükreder. İşte bütün bunlar, seni şehrin sözcüsü ve elçisi yapan şeyler. Bu nedenle önemli bir görev alacaksın, ayrıntıları Thrar'la beraber kararlaştıracağız. Şimdi eğer cevabım seni tatmin ettiyse ilerleyelim.". Murry eğildi, büküldü. Kendine gelen iltifatları kabul etse mi etmese mi bilemedi. Utana sıkıla Thor'un suratına baktı, oradaki anlayışı ve şefkati görünce onun da yüzü güldü ve yürümeye başladı. Yürürken "Evet, alçakgönüllü, evet..." diye mırıldandığını duymak neredeyse imkansızdı; kendinden başkası da bunları duymadı zaten.

**********

Odadan içeri girdiklerinde Thrar’ı onları beklerken buldular. Anlaşılan nöbetçiler adama haberi iletmişlerdi. Thrar doğruldu, Thor’a doğru ilerledi. Murry de bu iki dostun buluşması karşısında sessizce geriye çekilip beklemeye başladı.

“Geliş nedenimi biliyor olmalısın, aynı şeylerin burada da hissedildiğini duydum.”

“Evet, ben de yarın sabah oraya bir haberci yollamayı düşünüyordum; ancak sen hızlı davranmışsın. Kendin bizzat geldiğine göre bu konuyu bayağı ciddiye alıyorsun?”

“Hiçbir şeyi ciddiye almamazlık edemem. Unutma ki yüz yıl kadar önce de böyle şeyler hissedilmiş ve ciddiye alınmamıştı. Sonrasında ise,” Thor’un tüyleri bunları söylerken diken diken oldu, ürperdi. Ancak yine de devam etti; “Sonrasında ise başımıza gelen felaketi biliyorsun.”

Thrar ve Murry de irkilmişlerdi. Halklarından eski günlerini hatırlayacak kadar yaşlı olanlar, mağaralarda geçirilen zorlu yılları unutmamışlardı. Ve daha da yaşlıların bazıları bu felaket günlerini –maalesef- hatırlıyorlardı.

“Haklısın, her şeyden kuşkulanmak gerek bu günlerde. Ancak bu konu hakkında ne yapmayı planlıyoruz? Eğer aynı şeyin tekrar yaşanma ihtimali varsa, ne gibi önlemler alabiliriz ki?” dedi Thrar biraz karamsar bir sesle. Bunun üzerine Thor çaktırmadan Murry’nin olduğu tarafa baktı, onun da ümidini kaybetmiş, karamsar bir duruşu vardı. “Bunu düzeltmeliyiz…” diye düşündü Thor.

“İlk önlemimiz –tabii ki- asker sayımızı arttırmak olacak. Şu olaylardan sonra daha da iyi bir savunmaya ihtiyacımız var. Asker için de kaynağa ihtiyacımız olacak. Bunun için yeni bir şehir kurmayı planlıyorum.” Thrar burada konuşacak gibi oldu; ancak Thor daha sonra der gibi eliyle işaret edip devam etti; “Dediğim gibi, yeni bir şehir. Ve en son olarak da çevremizdeki halklarla müttefik olmalıyız. Düyük ihtimalle onlar da bu kötülük dalgasını hissetmişlerdir. Öyle değilse bile, yollayacağımız elçiler aracılığıyla bu durumu öğrenir ve önlemlerimizi daha da sıkılaştırırız. Eğer müttefik olmaya sıcak bakarlarsa ne ala, ancak reddederlerse kendileri bilirler. Eğer ortada bir tehdit varsa, sıra eninde sonunda onlara da gelecektir çünkü.”

Thrar kafasını salladı, Thor’un söylediklerini kabul etmiş görünüyordu. “Peki elçiler kimler olacak?” diye sordu.

"Eğer kabul ederse, Murry’yi” eliyle adamın olduğu yeri gösterdi; “Histeria’ya yollamayı planlıyorum. Yanında senin güvendiğin, gitmesini istediğin biri de gidebilir. Arxture’a ise anlaşma metnimizi götüren heyeti tekrar göndermeyi planlıyorum eğer bir itirazın yoksa.”

İkisi de cevabı için Murry’ye dönünce adam biraz kızardı; “Benim için büyük bir onurdur, istiyorsanız hemen yola çıkabilirim!” diyebilmeyi başardı ancak.

Thrar, bunun üzerine gülümsedi ve “Bu koridordan çık, sağdan ikinci kapıdan içeri gir. Orada dinlenip yemek yiyebilirsin. Yarın sabah da yola çıkarsınız. Ben de birazdan yanına beraber gideceğin kişiyi yollarım, tanışmış olursunuz hem.” Dedi. Murry başını sallayıp onayladı ve odadan dışarı çıktı.

Thrar, Thor’a döndü; “Eee, peki yeni şehrin başına kimi getirmeyi planlıyorsun? Yanında getirdiğin için Murry olacak sanmıştım.” Dedi merakla. Thor sırıttı;

“Başta ben de öyle düşünüyordum. Ancak şehrin girişindeki nöbetçi, adı Leonavel olan, bana bir şehri yönetebilecek potansiyeli olduğunu gösterdi. Muhakeme yeteneği gelişmiş ve açık sözlü olması da cabası. Sen ne dersin?” Thrar da bunun üzerine sırıttı ve cevap verdi;

“Eğer bana sorsaydın söyleyebileceğim en muhtemel kişiydi o. Akıllı, iyi kalpli ve dürüst bir adam. Doğru bir karar almışsın dostum.”

“O zaman karar verildi, yeni şehrin adı Khâzmodan olacak ve başında da Leonavel bulunacak!”

-----------------------------------------

Yeni Şehir Kurma*1= 2 Üretim Puanı, 1 Gelişim Puanı (Yeni şehir: Khâzmodan [Khâzmodan'ın tam yeri])
Asker Üretimi*2= 2 Askeri Puan (200 asker üretildi [50’si Nan-i Naugrim’e, 50’si Orocarni’ye, 100’ü Khâzmodan’a])
Populasyon artışı*1= 1 Gellişim Puanı, 1 Üretim Puanı (500 nüfus arttırıldı [200’ü Nan-i Naugrim’e, 150’si Orocarni’ye, 150’si Khâzmodan’a])

-Arxture ile Saldırmazlık Anlaşması Talebi(yinelendi)
-Histeria ile Saldırmazlık Anlaşması Talebi

Toplamda: 3 Üretim Puanı, 2 Gelişim Puanı, 2 Askeri Puan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder